>Günlükümsü.

>

Her şey gayet normaldi.Öğlen, yemeğin ardından odama çekilmiş film izliyordum.Annem hızla odama girdi.Çekmecelerimi karıştırmaya başladı.Tişörtlerimden bir kaç tane aldı.
“Hazal ben dedenlere gidiyorum.” zaten bir süredir gitmek istiyordu fakat vazgeçmişti.
“Noldu anne birşey mi var?”
“Anneannen hastalanmış.”
“…”

Odamdan çıktı.Artık mallığımdan mıdır, üstüme çöken embesil rahatlığından mıdır ne olduğunu sormadan filme devam ettim.Annem hala evin içinde dört dönüyor valizini hazırlamaya çalışıyordu.Çağırdı. “efendim?” dedim.Ses gelmedi.Yine o embesil rahatlığıyla filme devam ettim (!)
Kendime gelmem için filmin en heyecanlı sahnesinde durdurdum.Evet kesinlikle kendimi tokatlamam gerekiyordu. Buna gerek kalmaması için silkelenip yataktan çıktım ve annemin yanına gittim.
 “ben de gelmek istiyorum” . iğneler bir ses tonuyla ” gelme sen, git filmini izle” dedi. Midem bulanmaya başlamıştı. Ne tür bir pisliğe dönüşmüştüm ben.
“Nolmuş anneanneme?” 
“Kalp krizi geçirmiş”
 “…!” 
 İçimden küfretmeye başladım.”Başka kimse yok mu yanında? ” “kimsenin ilgilenecek durumu yok ki! kimsenin gideceği de yok.”  onun da sinirleri bozulmuştu.
 “Ben de geliyorum seninle! ”  “Hazal, özür dilerim öyle konuşmamalıydım, gelme sen.Kardeşin de evde zaten”“Anne…gelmek istiyorum tamam mı?” “İyi tamam” gülümsedi.” hemen hazırlan üç buçuk otobüsüne yetişmemiz lazım!”  Aceleylen kırmızı çantamı çıkardım dolaptan ve içine giysilerimi tıkıştırdım
Ne aldığıma dikkat edecek durumda değildim. İç çamaşır falan her şeyi unutmuşum tabi. Gözümün önüne düşen saçlarım için hemen bir lastik toka buldum, saçlarıı toparladım.Montumu ve botlarımı alıp kapının önüne çıktım.
Laptopu da başka bir çantaya koydum.Annem de odasından çıkmıştı. Hemen bir taksi çağırdık ve otogara doğru gittik.Yol sıkışıktı, vardığımızda saat üçü kırk geçiyordu.On dakika ile otobüsü kaçırdık.
Elimizde üç parça eşya iki kadın baş başa kaldık otogarda.Metro’nun şubesinde müdüre derdimizi anlatmaya çalışıyoruz.Daha bilet almamıştık.Annem adama ” Merhaba, üç buçuktaki otobüsü kaçırdık sanırım değil mi, biz de aceler duyduk hastamız var,  hala kalkmamış olma iht..”“Gitti, biletiniz yandı onu baştan söyleyeyim”  ( lan manyak, zaten bilet almadık ne yüzsüz adamsın sen!) “Peki, tamam teşekkür ederim”Mecburen beş buçuk otobüsüne kadar yukarı katındaki kafede beklemeye başladık.Başım zonkluyordu, annemin de öyle. Bir buçuk saat boyunca amaçsızca bekledik.

Otobüse bindiğimiz zaman ben rahatladım biraz, mide bulantım ve baş ağrım dinmişti ama annem fenalaştı.Onu ilk defa bu kadar çaresiz görüyordum.Bakışlarını bir noktaya sabitlemiş elleri şakaklarında, oturuyordu.
Muavini çağırıp kolonya getirmesini istedim.Annem de normalde kolonya kokusunu sevmez, ben de pek sevmem.Hastane kokusudur kolonya kokusu çünkü.Yine de kabul etti, ikinci kez de serptirdi kolonya.O sırada babamaradı.Telefonda her ne söylediyse annemin yüzü bembeyaz oldu  tamaam anneannem gitti hadi bakalım diye düşündüm.Ama annem karşılık verdi” nasıl bir söz , deme öyle !” .Sesinin tınısında korkuyu hissedebiliyorum.Gözlerinden buharlaşıyor etrafımı sarıyordu.Can sıkıcı bir yolculuk geçirdik.Vardığımızda saat buçuktu.Annem direkt çıkışa doğru yürüdü, “anne? eşyaları almayacak mıyız” diye seslendim.” hazal, iyi ki sen yanımdasın “ dedi ağlamaklı bir şekilde.

Annemin ağladığını ben hiç görmedim.Hayır hiç görmedim.Gidip sarıldım ona, kendimi işe yarar hissetmiştim sonunda.Eşyalarımızı aldıktan sonra taksiye binip hastaneye gittik.Hemşire bir tanıdığımız olduğundan dolayı yoğun bakıma annem girebilecekti.Güvenlikten bize yardım etmesini istedik.Ne kasıntı insanlar yahu.Ne bileyim sanki müzede çalışıyorlar, neyse onları da anlıyorum kim bilir bizim gibi kaç hasta yakını geliyor telaşlı bir şekilde.Adam bizimle beraber asansöre bindi. Asansöre binmeden önce soğuk bir yerden geçtik, asansörün tam yanındaki kapıda hayvan kadar MORG yazıyordu.Ürperdim.Bu kadar mıydı yani, kalan bedenimizi bırakıp asansör ile “yukarıya” çıkıyor gibi hissettim.Sanki Hazal’ı morgun önünde bırakmış
ruhlar alemine doğru, yanımızda güvenlikle ilerliyorduk.Adamı takip ederken beyaz bir kapının içinden paldır küldür girdik ve yoğun bakımın içine daldığımızı fark edince hemen geri çekildik, biraz utanmıştık doğrusu.Koskocaman bir odanın içinde sekiz on hasta yatıyordu.Beni kovdular resmen, bir kişi girebilirmiş.Annem girdi elbette.Anneannemin kendisinin kalp krizi geçirdiğinden haberi yok sanırım, ya da olayın bu kadar ciddi olduğunu bilmiyor,anneme evde çok üşümememizi kalın giyinmemizi tembihlemiş.Bana birkaç parça eşya getirin demiş.Yarın çıkarım diye düşünüyormuş.Ah güzel kadın.Ah benim boncuk gözlüm, sarı saçlım.

Onunla ilgili yazı yazmayı çok istedim, ama her seferinde nazar değecek diye bir türlü yazamadım.Muhteşem bir kadındır.Bir gün, tüm bloggerlara onun hikayesini anlatacağım.

Annem içerideyken ben de elimde üç çanta ile ayakta kalakalmıştım.Karanlık koridorda üç adam vardı.Bir tanesi, içeride durabileceğimi söyledi.Yoğum bakımdakilerin yakınları için yapılmış küçük bir oda.Teşekkür ettim,Oda, gerilim filmleri için tasarlanmış gibi.Belki de sabahleyin görsem o şekilde gözükmeyecek gözüme.İçeri girdiğimde koltuklardan birine uzanmış orta yaşlı bir kadın vardı.Ben girdiğimde hiç ses etmedi.Köşedeki koltuğa eşyaları buraktım ve yanındaki koltuğa da ben çöktüm.Bir süre öyle durdum.Kafamı kaldırıp duvara baktığımda bir LCD ekran televizyonu duvara, yukarıya monte etmiş olduklarını gördüm.Yanında da gece görüşlü bir güvenlik kamerası duruyor.

Ekranda ne var bilin bakalım, evet biz.Hem de ekran çook hafif karıncalı ve oynaşıyor.Görüntü sağa sola dalgalanıyor ve ekranda kendime doğru bakıyorum.Kadın uzanmış.Bir an gözlerimi falan korkunç bir şekilde oynatmayı düşündüm ama sonra vazgeçtim.Öyle şeylerden gerçekten hiç hoşlanmam.

Kadın konuşmaya başladı, ölü olduğuna kendimi o kadar çok inandırmıştım ki bir an koltuğu sıktım.Kimi beklediğimi sordu.Kendisi de kayınpederini bekliyormuş.Annem içeri girdi ve “hazal, biz yolda ekmek ve meyve falan almıştık nerde onlar?” diye sordu.
Çantanın içinde buldum ve ona verdim.Hasta bakıcıya götürdük.Sonra da adam girmeyin diye bizi tersledi, hayır, direkt kovdu.Teşekkür de etmedi.İçeride hastalara nasıl baktıklarını bilmiyorum ama bizim gördüklerimiz o kadar da hoş değildi.

Anneannemin yanındaki yaşlı kadın, anneme doğru sokulmuş yatakta, derdini anlatmaya çalışıyor.”Açım” demiş.” dün öğlenden beri birşey vermediler “ o hasta bakıcı adam terslemiş kadını. Annem de yemek vermelerini rica etmiş.yanımızda getirdiklerimizi söylemiş.Kabul etmişler.”Be adam! sen beni içeriye kabul etmiyorsun, biz iyi niyetliyiz ya başkası kötü birşey verse kadına?” diye de düşünmekten alamadım kendimi.Anneannem adam kadını terslediği zaman, “anne de ona anne” demiş.Adam da “ne annesi!” gibi salaklaşmış böyle saçma bir insana dönüşüvermiş.Haberlerde neler duyuyor, neler izliyoruz.Doğrusu, bunları annem bana takside söylemeseydi geri döner adama bir iki çift birşey söylerdim.Anneannemi orada
bırakmayı hiç ama hiç istemedim.

Bugün ise hala orda kadıncağız.Sabah yine yanına gittik ama ben yine göremedim.Birkaç gün daha yoğun bakımda kalacak gibi gözüküyor.Umarım  çabucak iyileşir ve tekrar evine dönebilir.Ev onsuz o kadar boş ki.
Bu evin her tuğlasında kendi emeği var.Kendileri inşa etmişler.Bazen onun bu küçük cennetten çıkıp İstanbul’a gelmek  istemeyişini  daha iyi anlıyorum.Yurdum dediği yer burası çünkü.Ne annesinin evi ne dedesininki.
Burası onun yeri.Ve sanırım ölmek istediği tek yer bu ev.Onun ölmesine ise ne ben hazırım  ne de annem hazır.Telefonda babamın anneme söylediği şey neydi biliyor musunuz ?
“Hayatım, vardığında her şeye hazırlıklı olmalısın”.

not: bu yazıdan sonra ise anneannem eve geri döndü.Ne yazık ki yarın okullar açılacağından dolayı ben onu ve annemle dedemi orada bırakıp İstanbul’a gelmek sorunda kaldım.

 

About hazellova

Hayallerin Peşinde Koşan Kız
This entry was posted in anneannem, annem, hasta bakıcı, hastane, hazal, kalp krizi, korku filmi, otobüs, yaşlılar, yeter ama. Bookmark the permalink.

21 Responses to >Günlükümsü.

  1. girlythings says:

    >çok geçmiş olsun canımyazıyı yüreğim ağzımda okudum.inşallah daha uzun yıllar hep beraber olursunuz.öpüyorum..

  2. Rory says:

    >Cok gecmis olsun canim..

  3. >HAZEL' CİM büyük geçmiş olsun..annene destek olman çok iyi olmuş gerçekten..ya boş bulunup yanında olmasaydın kendini asla affetmezdin.Sanırım anneannenin ilk ciddi hastalığı..panik yaşamanız bunu gösteriyor..ama yine de hassas bir dönem..bilesin kalp rahatsızlıkları biraz daha hassasiyet ve ilgi,takip gerektiriyor..:)) tekrar geçmiş-gitmiş olsun dilekleriyle seni öpüyorum..annenin yanında olma duyarlılığını gösterdiğin içinde ayrıca kutluyorum..:))

  4. Hazel says:

    >girly, çok teşekkürler canım.rory, sağol çiçeğim.cwrm, nerelerdesin sen ikinci annem 🙂 teşekkür ederim çok sağol.evet, kendimi asla affetmezdim heralde.

  5. Yumuşak G says:

    >Geçmiş olsun Hazalcım.Şimdi yazıcaklarım seni pek mutlu etmez biliyorum ama benim canım, biricik maviş gözlü ananem vefat ettiğinde neredeyse aynısını ben yaşamıştım. Durup dururken Ananemin hastalandığı haberi gelmiş ve annemle beraber Ankaraya gitmiştik. Daha sonra iyileşmişti ve eve dönmüştük. Bir hafta sonra Ankara'dan Ananemin vefat ettiği haberi gelmişti. Ve yine binbir telaşla Ankara'ya gidişimiz.. Annemin, Ananemin yatağında oturup hüngür hüngür ağlaması.. Yıllar geçti aradan. Ama hala gözlerim dolar 😦 Çok geçmiş olsun canım.

  6. Mr.E says:

    >Çok geçmiş olsun

  7. Hazel says:

    >ah ah Yg. çok üzüldüm, geç olsa da başınız sağ olsun diyeyim.umarım o kadar erken ayrılmaz aramızdan.bilmiyorum.annem hiç hazır değil.ben hiç hazır değilim.

  8. Hazel says:

    >çok teşekkürler Mr. E 🙂

  9. >geçmiş olsun Hazal. Ben anneannemi bebekken görmüşüm sadece ama sevdiğin biri için kaygılanmanın, üzülmenn, çaresizliğin ne demek olduğunu bilirim. Bol bol dua et iileşmesi için çook geçmiş olsn..:(

  10. Hazel says:

    >bir çeşit sen işte :)canım çok teşekkür ederim.

  11. >Çok geçmiş olsun , acil şifalar dilerim…En kısa sürede iyileşir inşallah

  12. >Hazel ödüm koptu biliyor musun. Ben anneannemi kaybettiğimde küçüktüm, ilkokula gidiyordum daha. Telefonda duymuştum her şeyi ama uzun süre gizlediler. Ne kadar garip olmuştum. Seninki de öyle olacak sandım, korktum. Neyse ki düzelmiş. Bize süper anneannenin öyküsünü anlat, daha sonra, düzelince. Geçmiş olsun tekrar.

  13. Aquamarine says:

    >Anneanneler öyle tatlı, öyle mis kokuludurlar ki, bu yazını okurken kendi anneannemi düşündüm. İçim acıdı gerçekten. Hazel'ciğim, çok çok geçmiş olsun canım. Bu acıları gerçekten iyi bilirim. O kaybetme düşüncesini, o hastane odalarında ki gergin bekleyişi… Çok geçmiş olsun canım ya, hakkaten çok üzüldüm. Allah acil şifalar versin. 😦

  14. >Anneanneler nedense babaannelerden daha mı bir yakın ne?bir de onlara ANAANEEE demenin de ayrı bir zevki var.Hastaneye bir daha yolunuzun hiç düşmemesini dilerim Hazal…Boncuk gözlüye çok selam.

  15. deep says:

    >geçmiş olsun.iyi ki gitmişsin.

  16. Hazel says:

    >içimizdeki karnaval,çok sağol 🙂 fran,evet ben de aynısını babaannemde yaşamıştım.evet, ödümüz koptu bizim de ama onu neşeli ve iyi görünce rahatladık :)evet, anlatıcam onu ben 🙂 çok hikayesi var.aqua,hislerime tercüman oldun canım.evet, umarım çabucak iyileşir yine kedilerle konuşur onları sever :))kurşun kalem,belki de… babaannemi ben tanıyamadım diyebilirim. ben doğduktan bir süre sonra şeker hastalığına yakalanmış.o günden ölümüne kadar da hastaydı. iki ayağının yarısını da kesmişlerdi.kısacası, onu asla tanıma fırsatım olmadı. ama anneannem beni "pamuk yavruum" diye sever. maviş gözleri tüm ruhumu okur sanki.deep,evet iyi ki gitmişim. saol.

  17. huyumkurusun says:

    >Geçmiş olsun.Hastanelerle uğraşmak gerçekten yorucu ve can sıkıcı.İnşallah çabucak iyileşir eski sağlığına kavuşur anneannen.

  18. Hazel says:

    >evet çiçeğim, o hastane kokusu.teşekkür ederim :)kendine iyi bak.

  19. Modafobik says:

    >Ben buna değil üstteki yazıya yorum yapacam lan! Ben varım bikerem Hazel Hanım hooop hooop! İki yalnız hehe (: Özledim kız seni, arada hatırlat kendini!

  20. Hazel says:

    >ahaha bak bu yazıda bile gülümseyebildim Tuna :)teşekkür ederim :)elbette.bir tanesin sen :)işte çok hayırsız biri oldum çıktım 😦 çok kişinin kalbini kırdım sanırım.böyle dengesiz davranarak yani…hemen geliyorum bloguna 🙂

  21. aNCelik says:

    >mutlu sonn..seni seviyorum.çünkü aynı bensin, ailesine tapan tiplerden.seni seviyorum çünkü çooook duyarlısın,çok farklısın..:)geçmiş olsun,inşallah bir daha böle bir olay yaşanmaz…

Leave a reply to huyumkurusun Cancel reply